Son zamanlarda aile düzenimizin ne kadar bozulduğundan bahseden birçok konuşmalar duyuyor ve yazılar okuyoruz. Âcizane ben de bu konuya son bir ay içinde değinmiştim. Barış Pınarı harekâtı, Trump’ın mektubu, Cumhurbaşkanının ABD ye gidip gitmeyeceği, Ermeni tasarısı gibi konular, asıl gündemimizi örtüyor. Geçici gündemler, kısa sürede kaybolup gidecek. Aileyi ilgilendirenler öyle mi?
Ülkemizde ekonomik olarak çok fazla bunalımlı ve yokluk yılları yaşanmıştır. Buna rağmen dimdik ayakta kalabilmemizin en önemli nedeni, aile yapımız ile ilgili dini inançlarımız ve geleneklerimizdir. Bizde akraba aileler, birbirlerine maddi ve manevi yardımlarda bulunurlar. Çocuklar, büyüklerin disiplini altında inanç ve geleneklere göre yetiştirilir.
Fatih Sultan Mehmet Han, çocukken çok yaramaz bir öğrenciydi. Ders esnasında yaptığı şımarıklıklarla Hocası Akşemseddin’i çileden çıkarırdı. Hocası kendisine kızdığı zaman hemen, “Ben şehzadeyim, bana bir şey yapamazsın” deyip onu tehdit ediyordu. Padişaha şikâyet etmeyi edepsizlik sayan Akşemseddin, durumu II. Murat’a anlatamıyordu. Ancak gün geldi artık küçük Mehmet’in yaptığı yaramazlıklar çekilmez hale geldi.
Bunun üzerine destur dileyip II. Murat’ın huzuruna çıktı. “Padişahım size bir hususu arz edeceğim ancak hayâ ediyorum” deyince II. Murat, “Buyur çekinmeden anlatabilirsin” dedi. Bu söz Akşemseddin’i rahatlattı ve başladı olayı anlatmaya. ‘Padişahım oğlunuz, ciğer pareniz Şehzade Mehmet çok yaramaz, onun yaramazlıkları yüzünden ders işleyemiyorum, kendisine kızdığım zamanda hemen sizinle beni tehdit ediyor’ deyince II. Murat, Akşemseddin’in yanına gelerek kulağına bir şeyler fısıldar.
Şimdi çocuklar, kendilerine biraz sesini yükselten öğretmenlerine, ‘ben olmasam sen de olmazdın, yani ben senin veli-i nimetinim’ diyorlar. Azar işittiklerinde veya en ufak bir kulak çekmede ana, baba ve kardeşleriyle öğretmene saldırmaktan çekinmiyorlar. Bizler ki savaş esirlerine, okuma yazma öğretmeleri karşılığında özgürlüklerini veren bir peygamberin ümmeti değil miyiz?
Bizim ülkemizin bekasını ilgilendiren dinamiklerinin en önemlisi, ‘AİLE’ bütünlüğünü ilgilendiren konulardır. İnançlarımıza göre de, törelerimize göre de aile, toplumumuzun temelini oluşturur. Bu durum ABD’de veya AB ülkelerinde böyle değildir. O ülkelerde her birey, çoğunlukla belli bir yaştan itibaren ailesinden tamamen kopar. Kendini özgür olarak tanımlayarak toplumun huzurunu kaçıracak her türlü davranışlar içine girer. Geçmişte hippilik denilen bu anlayış, Avrupa ve ABD de doğmuş ve gelişmiştir. Yabancıların bize uymayan bu durumlarını, milletimize dayatırsanız geleceğimizi tehdit etmiş olmaz mısınız?
Son yıllarda TV haberlerinde, ‘erkek arkadaşıyla birlikte kalan kızlarımızı veya kız arkadaşıyla kalan erkek çocuklarımızı sık sık işitir olduk. Gönüllü birliktelikler ceza kapsamında değil. ABD Rus ve AB ülkelerinde teşvik gören bu ahlak dışı durumlar, ülkemizde de maalesef hızla çoğalıyor. Oysa bu durumlar, bizim inançlarımızla ve törelerimizle asla örtüşmüyor.
Ne yazık ki başta siyasilerimiz olmak üzere yanlış eğitim ve hukuk sistemlerimiz tarafından şiddete çok meyilli bir toplum haline getirildik. Aile içinde erkeğe, kadına ve çocuklara şiddet, okullarımızda öğretmenlerimize şiddet, sağlık çalışanlarına şiddet, siyasi iktidarın muhaliflerine uyguladığı şiddet, teröristlerin kendilerini desteklemeyen halka gösterdiği şiddet… Uzayıp da gidiyor maalesef.
Uzun zamandan beri, aile birlikteliğine destek için bakıma muhtaç hale gelmiş aile büyüğüne bakım yapması karşılığında devlet tarafından yardım yapılıyor. Aile büyüklerine bakım para için yapılmaz ama geçmişteki kötü yönetimlerle yaşadığımız ekonomik sıkıntılardan sonra, bu bahane ile ailelere yardım etmek de çok güzel bir uygulamadır.
Sevgi ve saadetle kalın sağlıkla…