Image
Image
Image
Geçmişin topraklarında gezinirken, bazen bir köyün adının ardında yatan hikâye; yalnızca coğrafi bir referans değil, aynı zamanda belleğin, kimliğin ve zamanın izlerini taşır. Ardahan iline bağlı Göle ilçesinin “Kalecik” köyü, bu tür bir hikâyenin durağıdır. Bu yazıda Kalecik köyünün eski adını, ad değişiminin ardındaki tarihsel süreçleri, toplumsal dönüşümleri ve bugüne uzanan yansımalarını ele alıyorum.
Kalecik Köyünün Eski Adı: “Kumurluhi” / “Kumurlus / Kumurlusi”
Tarihsel kaynaklara göre Göle’ye bağlı Kalecik köyünün eski adı Kumurluhi olarak geçmektedir. ([Vikipedi][1]) Gürcü tarihçi ve coğrafyacı Vahuşti tarafından kaydedilmiş olan bu ad, köyün tarihî köklerine işaret eder. Bazı kaynaklarda “Kumurlus” ya da Gürcücesiyle “Kumurlusi / ქუმურლუხი / ქუმურლუსი” biçimlerinde de anıldığı görülür. ([Golefed][2])
Geç dönemde ise, bölgede bulunan tarihi bir kaleye atfen; “Kalacık” (قلعەجك) veya sonradan Türkçeleşmiş biçimiyle “Kalecik” adı kullanılmıştır. ([Vikipedi][1])
Bu ad değişikliği, sadece biçimsel değil; kültürel, politik ve toplumsal kimlik dönüşümünü de içerir. Çünkü bir yerleşimin adı, onun kimliğini, tarihi belleğini ve aidiyetini belirler.
Kronolojik Yolculuk: Kumurluhi’den Kalecik’e
Orta Çağ ve öncesi: Gürcü topraklarında Kumurluhi
“Kumurluhi” adı, Gürcü coğrafyacılarının listelerinde yer alıyor. Bu, köyün —ve çevresinin— Orta Çağ’da Gürcü etkinliğine sahip olduğuna işaret. Vahuşti’nin kaydında adı geçmesi, o dönemde köyün tanınmış bir yerleşim olduğunu gösteriyor. ([Vikipedi][1])
Bu dönem, yalnızca adın değil; kültürün, dilin, toplumsal dokunun da farklı olduğu bir zaman dilimiydi. Köyün Gürcü kökenli adının korunması, geçmişin bir belgesiydi.
Osmanlı dönemi, sınır değişimleri ve imparatorluk siyaseti
Zamanla, bölge Osmanlı egemenliğine geçti. Bölgenin adı ve sınırları değişti, idari yeniden yapılandırmalar yaşandı. Bu süreçte bazı yerleşim yerlerinde ad değişiklikleri doğal olarak gündeme geldi.
Kumurluhi gibi Gürcüce isimler, dönemin idari ve nüfus politikaları gereği Türkçeleştirilebildi. Köydeki kalenin varlığı, köye “Kalecik / Kalacık” gibi Türkçe bir ad verilmesine yol açmış olabilir. ([Vikipedi][1])
Bu, yalnızca ad değişikliği değil — geçmişle bugünü, farklı kimlikleri, kültürleri buluşturan bir arayıştı. Yeni ad, yeni kimlik; ama eski ad da unutuş demek değildi.
Modern dönem: Bellek, nüfus, kimlik
Günümüzde köy “Kalecik” adıyla anılıyor. Resmî kayıtlar ve nüfus sayımlarında bu isim geçiyor. ([Vikipedi][3]) Ancak eski adı hatırlamak —Kumurluhi / Kumurlus— tarihsel belleği canlı tutmanın anahtarıdır.
Bu ad değişikliği; göçler, kültürel etkileşimler, toplumsal dönüşümler demek aynı zamanda. Köyde halkın kim olduğu, hangi kökenlere dayandığı, geçmişle nasıl bağ kurduğu gibi sorular önem kazanıyor.
Adın her iki biçimi de birbirini tamamlıyor: “Kalecik” güncel yaşamın, resmî kimliğin adı; “Kumurluhi” ise belleğin, köklü geçmişin, farklı bir kültürel haritanın izlerini taşıyor.
Kalecik / Kumurluhi: Taşlarda ve Toprakta Tarih
Kalecik Kalesi ve yerleşimin stratejik konumu
Kalecik köyünün yakınlarında, 500 metre güneyinde yer alan Kalecik Kalesi, bu toprakların tarihsel derinliğini gözler önüne seriyor. Kalenin, M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzanan Urartular dönemine ait kalıntılar taşıdığı; vadiler, akarsular ve coğrafi konumunun savunmaya elverişli olduğu belirtiliyor. ([Neredekal][4])
Bu kale, yalnızca bir taş yığını değil — bölgenin, farklı medeniyetlerin, göçlerin, kimliklerin iç içe geçtiği bir sahne. Köyün eski adı da, bu çok katmanlı tarihsel arka planın bir parçası.
Toplumsal belleğin izleri: dil, nüfus, kimlik
“Kumurluhi / Kumurlus” adı, Gürcü diline ait; “Kalecik” ise Türkçe. Bu değişim, bölgede yaşayan insanların kimliklerinde ve kültürlerinde de bir değişimi işaret ediyor. Ancak bu, eski kimliğin tamamen silindiği anlamına gelmiyor. Aksine —kaynaklara dayalı bir okuma yaparsak— bu iki ad, köyün çok katmanlı kimliğini; geçmişi ve bugünü birlikte taşımayı sağlıyor.
Günümüzde köyün nüfus yapısı, göçler, demografik değişimler, farklı dil ve etnisite geçmişi; tarihsel belleğin ne kadar kırılgan, ne kadar kırmalı olduğunu hatırlatıyor.
Bu bağlamda, bir yerleşimin adının değişmesi yalnızca isim değişikliği değil. Aynı zamanda bir hafıza seçimi, kimlik inşası ve toplumsal dönüşüm pratiğidir.
Geçmişin Bugünü Aydınlatan Işığı: Neden Önemi Var?
Geçmişi bilmek —özellikle eski adlarını, köklerini, kimlik bağlarını— bugünün toplumsal, kültürel ve politik atmosferini daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
Kalecik (eski Kumurluhi) örneğinde görüyoruz ki:
– Bir ad değişikliği, sadece idari değil; kültürel, toplumsal ve kimliksel dönüşümü ifade eder.
– Yerleşimlerin eski adlarını bilmek, unutulmuş bir belleği canlandırmak, geçmişle bağı kurmak demektir.
– Tarih, yalnızca geçmişte yaşanmış olaylar değil; bugünümüzü şekillendiren, kimliğimizin temellerini atan bir unsurdur.
Bu yüzden, “Kumurluhi” adını hatırlamak; aynı zamanda geçmişe saygı, köklerine bağlılık ve kimliğin tanınmasıdır.
Düşünmeye Davet: Geçmiş ve Günümüz Arasında Köprü Kurmak
Benim gözümde Kalecik’in eski adı hatırlamak, bir hafıza yolculuğuna çıkmaktır. Ve bu yolculuk, bugünün sosyal ve kültürel bağlamına ışık tutar.
Şunu merak ediyorum: Eğer bir ziyaretçi olarak Kalecik’e gitseniz —ve orada yaşayan yaşlılarla konuşma fırsatınız olsa— eski adı “Kumurluhi” ile ilgili ne duymak isterdiniz? Köyde bu isme dair bir anlatı, bir söylence var mı?
Ya da daha geniş bir açıyla soralım: Bir yerleşimin eski adı, sizce kimliği ne kadar etkiler? Bu adın hatırlanması, bir köyün ya da kasabanın geçmişine sahip çıkması anlamına gelir mi?
Belki de bugün başka köylerde, kasabalarda ya da mahallelerde yaşayanlar —eski adlarını bilmeden, tarihsiz bir kimlikle— hayatlarına devam ediyor. Bu yazı, o sessiz ad değişimlerine, unutulmuş köklere bakmaya bir davet olsun.
Sonuç: Kalecik / Kumurluhi – Bir Köyün Zamanla Değişen Kimliği
Kalecik köyü, bugün Ardahan’ın Göle ilçesine bağlı küçük bir yerleşim olabilir. Ancak eski adıyla —Kumurluhi / Kumurlus / Kumurlusi— bu köyün ardında binlerce yıllık bir tarih, farklı medeniyetlerin göçleri, kalenin taşları, vadilerin suları ve dillerin sesi yatıyor.
Ad değişikliği; yalnızca haritadaki bir güncelleme değil. Aynı zamanda tarihin, belleğin, kimliğin yeniden yazılması. Bunu unutmak, geçmişin köklerini hafife almak demektir.
Tarihe, belgelere, eski adlara bakmak; bugün kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve nereye gidebileceğimizi anlamak için bir köprü olabilir. Belki siz de —bu yazıyı okuyan biri olarak— kendi memleketinizin eski adlarını, eski kimliklerini hatırlamayı düşünürsünüz. Çünkü geçmiş, yalnızca geçmiş değildir; bugünün ve yarının da haritasıdır.
[1]: “Kalecik, Göle – Vikipedi”
[2]: “KALECİK KÖYÜ – golefed.com.tr”
[3]: “Kalecik, Göle”
[4]: “Ardahan Kalecik Kalesi – Ardahan – Neredekal.com”